Herkese merhaba,
İstanbul'dan Amsterdam'a taşınalı yaklaşık 2 ay oldu ve ben sonunda cesaretimi toplayıp bilgisayarın başına oturdum. Aslında bu sürecin 2 ayı bulması sadece benim cesaret edememden değil Hollanda'nın bir Türk'e göre garip gelen süreçlerinden de kaynaklandı, onları sonraki yazılarımda anlatacağım.
Öncelikle blogumun ismini bulan sevgili arkadaşım Abide'ye çok teşekkür ederim. 5 yıla yakındır gezi blogu yazıp, çektiğim fotoğrafları koymak istiyordum. Buraya taşınıp sıkılmaya başlayınca artık zamanı geldi dedim.
Neden Amsterdam'dayım? İstanbul'da güzel bir işi olan, bir yandan doktorasını yapıp, diğer yandan fotoğraf çeken, misafir ağırlamayı çok seven biriydim. Eşim de aynı şekilde işini çok seven, doktorasını yapan biriydi ve bir gün Amsterdam'daki bir şirketle mülakata gitti ve bizim "taşınsak mı ya?" sorularımız kafamızda uçuşmaya başladı. Bundan 4-5 yıl önce Amsterdam'a gelip çok sevmiştik ama yaşamak nasıl bir şey olurdu ki? En sonunda "Daha 30 yaşında bile değiliz bir gidelim ya yapamazsak burası bizim memleketimiz basar döneriz." dedik ve taşınmaya karar verdik.
Blogumda gezi yazılarının yanı sıra, Türkiye'den Hollanda'ya gelen expatlara yardımcı olacak bilgiler ve tabi ki benim maceralarım olacak :)
Taşınmamızdan bugüne kadar geçen 2 aylık sürecin sonunda Amsterdam'da şirin evimizde ısınmaya başlayan havaların tadını çıkarıyoruz. Bir sonraki yazımda Amsterdam'daki uzun ev kiralama ve maceralı taşınma sürecinden bahsedeceğim.
Görüşmek üzere,
Beliz :)
No comments:
Post a Comment